Öyle güzel bir ülkede yaşıyoruz ki, resmen dört bir köşesinden tarih fışkırıyor. Fakat bizler bu tarihi zenginliğin çokta farkına varamıyoruz. Bununla birlikte Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen zenginliklerimizin sayısı her geçen gün artıyor da diyebilirim. En azından geçici liste için bunu net olarak söyleyebilirim. Neyse, konuyu dağıtmayayım. Konumuz son dönemde bu listede yer alan antik kent. Üstelik diğerler antik kentlerden daha fazla dikkat çeken bir kent. Sözünü ettiğim yerin ismi ise Afrodisias Antik Kenti.
Afrodisias Antik Kenti Nerede?
Ülkemizde çok sayıda antik kent var. Aynı zamanda anadolu coğrafyası geçmişten günümüze sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış bir toprak parçası. Hal böyle olunca da her medeniyetten kendi bünyesine kattığı bazı şeyler var. Afrodisias Antik Kenti‘de bunlardan bir tanesi. Afrodisias Aydın’ın Karacasu ilçesinde bulunan Geyre Mahallesi sınırları içerisinde yer alıyor. Kent son derece köklü bir geçmişse de sahip. M.Ö. 5 bin yılının ortalarına kadar uzanan tarihi ile, yüzyıllar boyunca bulunduğu bölgenin önemli yaşam ve medeniyet merkezlerinden birisi olmayı başarmış bir şehir. İlk başlarda küçük bir köy görünümünde olan bu kent, M.Ö. 2. yüzyılla birlikte yaşam merkezi olarak adlandırılabilecek seviyeye ulaşıyor.
Afrodisias Neden Önemli Bir Merkez Oldu?
Afrodisias Antik Kenti ilk kurulduğu dönemlerden itibaren insanlık için cezbedici bir yaşam merkezi olmuş. Lakin yaşam merkezi olmak çok kolay bir şey değil. Bunun için farklı özelliklere ya da avantajlara sahip olmak gerek. Peki, Afrodisias Antik Kenti’ni diğer kentlerden ayıran özellik ne? Şehir, çok ciddi miktarda maden rezervine sahip ve bunu işlemek noktasında da haliyle son derece başarılı. Şehrin neredeyse tamamı, bu mermer ocaklarından getirilen mermerler ile inşa edilmiş. Gözünüzü kapatıp, bembeyaz stunlardan ve duvarlardan inşa edilmiş bir şehir hayal edin. Zihninizde canlanana görüntü ne kadar güzel ise, Afrodisias Antik Kenti gerçekte bundan kat ve kat daha güzel diyebilirim. Sözünü ettiğim güzelliği şöyle özetleyebilirim.
“Tüm Asya’dan kendime bu kenti seçtim.” Bu sözler Roma İmparatorluğunun meşhur imparatoru Agustus’a ait.
Düşünsenize, koskoca Roma İmparatorundan söz ediyoruz. O dönem için dünyayı yöneten bir imparatordan böylesi bir övgü alabilmek, kolay bir şey değil. Üstelik Agustus şehrin güzelliğinden öylesine etkilenmiş ki, vergi muafiyeti ve özeklik gibi imtiyazları tanımaktan da geri durmamış. Bu imtiyazlar sayesinde de Afrodisias, döneminin en önemli şehirlerinden birisi olmasının önü açılmış. Böylelikle civardaki şehirleri de etkisi altına alan Afrodisias, sadece kendini değil, bulunduğu bölgeyi de geliştirmeyi başarmış.
Dünya Çapında Mermer Sanatçıları
Afrodisias Antik Kenti, sahip olduğu mermer ocaklarını sonuna kadar kullanan bir şehir. Mermer onlar için kolaylıkla temin edilebilen bir maden. Bu nedenle şehrin neredeyse tamamı mermerden inşa edilmiş. İnsanların yaşadığı evlerden tutunda, o dönem için devasa diyebileceğimiz stadyuma kadar hemen her yer bembeyaz mermerden üretilmiş. Mermeri bu kadar ustaca kullanabilmenin sırrı ise tahmin edilebileceği gibi mermer zanaatkarlarından geçiyor tabii ki. Özellikle mermer heykeller alanında döneminin çok ötesinde eserler çıkartan şehir, imparatorluğun dört bir yanına da nam salmayı başarmış. Bir nevi heykeltıraş yetiştirme okuluna dönen şehir, mezunlarının dünyanın hemen her yerine göndererek sayısız eserin altına da bir şekilde imzasını atmış. Hal böyle olunca da Afrodias’ın ünü çok uzak noktalara dahi ulaşabilmiş.
İsmini Aşk Tanrıçası Afrodit’ten Alan Bir Şehir
Afrodisias Anti Kenti ismini Tanrıçası Afrodit’ten almaktadır. Üstelik Afrodit Yunan Mitolojisine göre aşkın tanrıçasıdır. Güzelliği ile ünlenen tanrıça Afrodit çok sayıda şehre de ismini vermiştir. Kısacası Afrodit’in ismini taşıyacak bir şehrin de güzelliğinin ona yaraşır olması bir zarurettir. Afrodisias Antik Kenti‘de adını aldığı tanrıçanın güzelliğini en güzel yansıtan şehirlerin başında geliyor.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde
Afrodisias Antik Kenti birçoğu için Elon Musk‘ın beğenisi ile gündeme geldi. Bunu başlı başına üzücü buluyorum. Fakat dünyanın geri kalanı için zaten bilinen, takip edilen antik bir kentten söz ediyorum. Afrodisias 2009 yılında UNESCO Geçici Dünya Mirası Listesi’ne dahil edildi. Antik kent 2017 yılı itibariyle UNESCO Dünya Mirası olarak tescillendi ve o tarihten bu yana da koruma altında. Ülkemizde bu listeye girmiş 18 tane dünya mirası var. Bu 18 dünya mirasından bir tanesi de Afrodisias Antik Kenti. Olaya bu açıdan bakıldığında Afrodisias’ın ne kadar özel bir yer olduğunu anlamak daha kolay olacak diye düşünüyorum. O sebeple de Afrodisias ve diğer dünya mirası listesindeki zenginliklerimizin hepimiz tarafından gezilmesi, görülmesi gerektiğine inanıyorum.
Editörün Görüşü
Yazımın başında da dediğim gibi. Ülkemiz çok sayıda zenginliğe sahip bir coğrafyada kurulu. Ne var ki biz gündelik yaşama kapılıp bu tarz şeyleri görmekten mahrum kalıyoruz. Belki de ilgi duymuyor ve görebilecekken de göz ardı etmeyi seçiyoruz. Sebebini tam olarak bilmiyorum. Ancak bir şeyden çok eminim. Böylesine eşsiz bir yerin Elon Musk ile gündeme gelmesine gerçekten üzülüyorum. Özellikle batılı ülkeler kendi eserlerine, tarihi güzelliklerine fazlasıyla sahip çıkıyor. Biz ise burnumuzun dibindeki eşsiz güzellikleri görmek için uğraşmıyoruz. Öyleyse burada hata kimde? Suç bizim mi? Yoksa, bizi gündelik yaşamın girdabına saplanmak zorunda bırakan siyasilerin mi? Üstelik siyasilerden kastım sadece iktidar falan da değil. Tamamından söz ediyorum. Vatandaş olarak böylesi güzellikleri mahrum kalmamamız gerekiyor. Aksine kendi topraklarımızdaki tüm güzellikleri gezip, görebilmeliyiz. Toplum kültürü denilen şeyin temel taşlarından birisi de bu aslında. Yaşadığımız toprakların barındırdığı güzellikleri öncelikle biz bilmeliyiz. Bilmeliyiz ki, bunu tüm dünyaya anlatabilmeliyiz.
1 Comment